KURUMSAL KARBON AYAK İZİMİZİ NEDEN HESAPLAMALIYIZ?
Kyoto Protokolü bünyesince 6 adet ana sera gazı belirlenmiştir. Bunlar CO2, CH4, N2O, PFc, HFc, SF6.
Karbon Ayak İzi, işletmelerin nakliye, üretim, elektrik, doğalgaz, motorin, benzin tüketimi vb. gibi aktivitelerinden kaynaklanan toplam sera gazı emisyonun Karbon Dioksit cinsinden miktarını tanımlar.
Karbon ayak izi hesaplamasında uluslararası alanda çeşitli yöntemler ve standartlar geliştirilmiş olup bu standartların başında GHG Protokolü, ISO 14064, CDP, PAS 2050 gibi standartlar bulunmaktadır. Kurumsal karbon ayak izi hesaplamalarında yaygın olarak GHG Protokolünü temel alarak oluşturulan ISO 14064 Standartları kullanılmaktadır. Bu standart kullanılarak Karbon Ayak İzi Envanter Raporu oluşturulur ardından işletmenin takvim yılının içerisinde fosil yakıt kullanımı, lojistik ve üretim faaliyetleri kaynaklı sebep olduğu toplam karbon dioksit miktarı ton Karbon Dioksit (CO2) cinsinden hesaplanarak raporlanır.
Karbon Ayak İzi Envanter Raporu, Karbon Emisyonuna sebep olan faaliyetlere göre 3 ana kısımdan oluşmaktadır. Bunlar:
Doğrudan Karbon Ayak İzi (Scope-1): Kurumların faaliyetleri için kullandıkları fosil yakıtlar ve kurumun sahip olduğu araçların kullandığı fosil yakıtların yaratmış olduğu emisyonlar Scope-1 altında değerlendirilmektedir.
Dolaylı Karbon Ayak İzi (Scope- 2): Kurumların tükettiği elektrik enerjisinin neden olduğu emisyonlar, kurumun başka bir kurumdan satın aldığı buhar, soğutma veya sıcak suya bağlı emisyonlar Scope-2 altında değerlendirilmektedir.
Diğer Dolaylı Karbon Ayak İzi (Scope-3): Kurumların kullandıkları ürünlere, aldıkları taşeron faaliyetlerine, kurumun kiralık araçlarının kullandığı yakıtlara, kurum çalışanlarının iş amaçlı kara, deniz ve hava ulaşımlarına bağlı tüm emisyonları Scope-3 altında değerlendirilmektedir.
Karbon Ayak İzi Neden Raporlanmalıdır?
İklim değişikliğinin etkilerinin artması, ülkelerin bu konuda daha somut adımlar atmaya zorunlu hale getirmiştir. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatının resmileşmesi ile Avrupa Birliğine ihracat yapan kuruluşlar, üretim faaliyetlerinden kaynaklı iklim etkilerini en az indirmek istemektedir. İklim hassasiyetini pazarlama ve reklam faaliyetlerinde ön planda tutmaya önem veren markalar, tedarikçilerinin de iklim duyarlı üretim yapmalarını talep etmektedir.
Diğer bir sebep olarak uluslararası finans kuruluşları, iklime duyarlı kuruluşlara daha avantajlı ve uzun vadeli kredi imkanları sağlamalarıdır. Enerji maliyetlerinin yükseldiği günümüz, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelen üreticiler, ucuz ve uzun vadeli kredi arayışındadır. Karbon ayak izi hesaplayan ve karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik eylem planı oluşturan işletmelere, dünya bankası, EBRD gibi büyük finans kuruluşları aracılığıyla ucuz ve uzun vadeli krediler sağlanmaktadır.
Neden Karbon Ayak İzi Envanter Raporunu Belgelendirmeliyiz?
- Müşteri Talepleri
Markalar bir süredir iklim etkilerini en aza indirecek yöntemler üzerinde çalışmaktadır. Markaları bu çalışmalara iten sebepler, çevre yaptırımlarından kurtulmak, pazarlama faaliyetlerinde rakiplerinden ön plana çıkmak ve avantajlı finansman kaynaklarına ulaşabilmektir.
Markalara ait ürünlerin toplam karbon ayak izi hesaplamalarına, üretim faaliyetleri, tedarikçi faaliyetleri, lojistik faaliyetleri gibi 3. Taraf karbon ayak izi miktarları da dahil edilmektedir. Markalar artık üretici, tedarikçi ve lojistikçi tercihlerinde, karbon ayak izi yükü düşük olan kuruluşları tercih etmektedir. Tüm bu sebepler neticesinde, daha kurumsal markalarla çalışmak isteyen işletmeler, sektörde öncü davranıp Karbon Ayak İzi Envanter Raporunu hazırlayıp, doğrulatmaktadırlar.
- Banka Talepler
Bankalar, son haftalarda reklamlar aracılığıyla müşterilerine yeşil kredi desteklerini duyurmaktadır. Dünya Bankası, EBRD, IMF ve çeşitli Avrupa Birliği fonları sanayi kaynaklı iklim etkilerini azaltmaya yönelik finansmanlar oluşturuyor. Yeşil Kredilerin vade ve faiz oranları, normal kredilere oranla çok daha cazip fırsatlar sunmakta. Ancak bu kredilere ulaşmak için, kredi almaya talip olan işletmelerin iklim etkilerini ölçmesini ve azaltma eylem planlarını sunması talep ediliyor. Tam bu noktada kredi talep eden işletmeler, karbon ayak izi raporlarını doğrulanmış olarak bankalara sunmakla yükümlü. Avantajlı finansman talip olan işletmeler, Karbon Ayak İzi Envanter Raporunu hazırlayıp, doğrulatmaktadırlar.
- Güneş Enerjisi Yatırımları
Enerji fiyatlarının dalgalı olarak seyretmesi, üreticileri alternatif enerji kaynaklarını aramaya yönlendirdi. Yatırım maliyeti ve geri dönüş süresi açısından, en avantajlı seçenek olarak Güneş Enerji Santrali pozitif olarak ayrışmaktadır. Ülkemizin COP 27 İklim toplantısında vermiş olduğu emisyon azaltım taahhüdüne paralel olarak işletmelerden de sera gazı emisyonlarını azaltması bekleniyor. Güneş Enerji Santralinden enerji temin edilmesi, işletmelerin ortalama %35-%40 sera gazı emisyonlarını azaltmaktadır. Bu noktada, sera gazı emisyonlarını azaltımını belgelendirmek adına işletmeler, GES kurmadan önceki mevcut durumlarına ait Karbon Ayak İzi Envanter Raporunu Hazırlatıp, doğrulatmaktadır. GES Sonrası aynı işlemi tekrarlayıp, GES öncesi ve Sonrası, azalan karbon ayak izi miktarlarını ispat edebilmektedir.
- Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması
Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması 1 Ekim 2023’te öncelik sektörler için devreye giriyor. 1 Ocak 2026 sonrasında ise tüm sektörler Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına dahil edilecek.
AB ithalatçıları, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması dâhilindeki ithal malları için karbon vergisi ödemek durumunda kalacaktır. Örneğin Türkiye’ den Çelik İthalatı yapan Almanya da faaliyet gösteren bir kuruluş, aldığı çeliğin karbon vergisini Almanya Yetkili Otoritelerine ödemek durumunda kalacak. Bu noktada altını çizmek gereken konu ise, Türkiye ‘deki satıcının değil Almanya’daki alıcının ödemek zorunda olduğudur.
Ürünün toplam karbon ayak izi hesaplamalarına, işletmenin üretim faaliyetleri, ürünün hammaddesi sebep olduğu gibi 3. Taraf tedarikçilerden gelen karbon ayak izi miktarları da Ürünün Toplam Karbon Yüküne dahil edilmektedir. Bu noktada şirketler, lojistik tedarikçisini, taşeronunu, hammadde tedarikçisini seçerken kendisine en az karbon yükü dahil edecek olan tedarikçiyi seçmek isteyecektir. Örneğin günümüzde Toyota karbon ayak izi faaliyetlerini kontrol etmeyen lojistik firmaları ile artık çalışmayacağını beyan yılın başında beyan etmiştir. Oysaki Lojistik Faaliyetleri hiçbir zaman Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Dahil olmayacaktır. Diğer Örnekte ise Zara Tekstil Grubu Karbon Ayak İzi faaliyetlerini kontrol etmeyen tedarikçilerle çalışmayacağını çok önceden beyan etmiştir. Oysaki Tekstil Sektörü 2026 yılı itibariyle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Dahil olacaktır.
Özetle, ekim ayında başlayacak olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına dahil olmayan sektörlerde faaliyet gösteren işletmeler, bugünden karbon ayak izi çalışmalarına başlayarak:
- Sektöründe rakiplerinden avantajlar sağlayabilir,
- Uluslararası büyük kurumsal müşterilerle çalışabilir,
- Ucuz ve uzun vadeli kredilere erişim sağlayabilir,
- Güneş Enerji Santrali sistemleri kurarak enerji maliyetlerini düşürebilir,
- GES sistemlerinden elde ettiği Karbon ve I-REC sertifikalarını satarak gelir elde edebilir.